Ailemin kutu kutu hayatları var bu blogda. Keyif aldığımız yemek, gezi, kitap, annelik... hakkında herşeyden biraz.

26 Ağustos 2011 Cuma

İstanbul'da bir tatil haftası ve doktor ziyaretleri

Bu haftayı Can'a ve kendime ayırdım. Ve dolayısıyla İstanbul'a. Çalışırken İstanbul'un güzelliklerini kaçırıyorum, sürekli telaşla bir yerlere yetişme arasında istediklerime vakit ayıramıyordum (ben de mi dediniz?) Yoğun olmadığım bu dönemde izin alıp 4 güne Canla 2 doktor randevusu, 2 arkadaş ziyareti, Bebek parkı, hamam sefası, alışveriş(ler), sahilde keyif ve bavul hazırlıklarını sığdırdık. Bir de fonda esintili bir yaz havası olunca, istemesem de yüzüme bir tebessüm yayılıyor.

Haftaiçi sabah 9'da yalnız başına hamamı açmak ne büyük keyifmiş. Ben burayı kapattım edasıyla yalnız başıma tavandaki minik pencerelerden gelen ışığı seyredip suyun sesini dinledim. Tam bu sırada hafta içini yaşayan başka insanların da olduğunu içeri girenlerle farkediverdim. Beşiktaş çarşısında hiç telaş olmadan yürüdüm, mağazalara girdim çıktım, kahvaltı yapanları seyrettim. Bebek'de arabamı hemencecik parkedebildim, Bebek parkının neden bu kadar revaçta olduğunu anlamama yardım eden arkadaşımla yine Bebek parkında vakit geçirdim. Başka bir gün Bahçeşehir'e gidip Alp'i gördük, o kadar tatlı olmuş ki! Can parkta oynadı, kuma yattı ve parkın hakkını vermek için biraz da kum yedi.

Bu yoğun gündem arasında Can'ın rutin kontrolü sırasında doktoru ağzının ne kadar kalabalık olduğunu hemen farkediverdi. Malum beyefendi muayene sırasında durmadan lilodopliduplud.... gibisinden cümleler kuruyordu. Suçiçeği aşısını olurken yine lavaboda köpük takdiğini kullandık. Kısa bir ağlamayla atlattık. Kilo almış olmasına rağmen tatilde kaybettiği kilolarla 10 kiloyu geçmişiz. Ama bugünkü gözdoktoru randevumuz o kadar güzel geçmedi. Doktoru, 11 aylık kontrolünde gözlerde farklı derecelerde astigmat olduğundan bahsetmişti. 6 ay sonraki bu muayenemizde göz damlasıyla daha detay inceleme yapılmak istendi. Gözdamlasınının gözlerini yakması yetmediği gibi 2 kez damlatmak gerekiyormuş. Sonrasında ise sabit durarak makineye kısaca bakmak gerekiyor. Bu yetişkin birine anlatılabilir ama küçük bir çocuğa değil! Zorla tekrarlanan tatsız damla deneyimleri sonrası bir makineye zorla baktırmak hiç de kolay olmadı. Damlalar boşa gitmesin diye mecburen zorla tutarak çığlıklar arasında doktorun tamam demesini bekledik. Buna alışkın olduğu her halinden belli doktor beni telkin etse de, Can ağlamaklı, ve çırpınmaktan terlemiş, üstüne üstlük tam olarak neticeyi alamamış halde çıktık muayeneden. Sonuç çok net olmamakla birlikte 1,25 civarı astigmat gözüküyor ki şu an yapılacak bir şey yok. Her şey yolunda, görüldüğü kadarıyla... Doktor, 2 göz arasında çok az bir fark olduğunu tahmin etti. Bir sonraki göz kontrolümüzü 2 yaş sonrası olarak not aldık. (2 yaşı cümle içinde kullanmak bile çok değişik geldi...)

Alışverişleri halledip, Can'ın doktor randevularını da tamamladığımıza göre bu akşam gönül rahatlığıyla bavullarımızı kapatabiliriz. Can farkında değil ama tatili özellikle de Canla tatili düşünmek bizi heyecanlandırıyor. Umarım her şey yolunda gider. Zuzucanla Toskana yorumlarını tatil sonrasına bırakıyorum ve geçtiğimiz haftasonundan Sapanca'dan birkaç foto ekliyorum.

Şimdiden iyi bayramlar!
Bahçe işleri
Bahçeden domates keyfi

Havuzda teknenin peşinde koşarken

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder