Ailemin kutu kutu hayatları var bu blogda. Keyif aldığımız yemek, gezi, kitap, annelik... hakkında herşeyden biraz.

24 Nisan 2012 Salı

Ne hafta

Can'ın sabah maymunluklarını ve itinayla çorap giyme teşebbüsü fotoğraflarını ekledim. Böyle yüzünün gülüp, şımardığına bakmayın, geçtiğimiz haftasonunda beri bizi bayağı yordu. Hastalık belirtisi mi, 2 yaş sendromu belirtisi midir bilmiyorum ama son günlerde hayatımızda bol bol yerlere yatma, mızırdanma, söylenenin tersini yapma, elindekileri fırlatma (ve sonra "attı, attı" deme), gözyaşlarına boğularak ağlama var. 

Bir yandan burnu tıkalı olduğu için damla, soğuk algınlığı için Iburamin şurup, ateş için Ibufen, gözü için merhem, sıcak su kompresi, alerji için Zyrtek, uçuğu için Zovirax derken bize de içten içe kızıyor  olabilir. Haksız da değil. Kremleri uyurken sürüyoruz ama şurupları bir şekilde içirmek gerekiyor. Hele ateşi için koyduğumuz fitili sert şekilde reddedince başka çare kalmıyor. Tane tane ne amaçla kullanıldığı, tadını, ne sonucu olacağını anlatmaya çalışıyoruz. Bazen ikna oluyor, olmayınca zorla içirmekten başka çare olmuyor.

Geçen hafta da vücudu sanki böcek ısırığı gibi oarça parça kabarmaya başladı. Doktoru alerjiye benzetti. Zyrtek'i yeni almıştı ki tüm yüzü ve göğsü küçük iğne ucu gibi kabarmaya ve kızarmaya başladı. Nasıl bir anda çıktıysa ilaç içtikten sonra 1 saat içinde tüm kızarıklıklar ve şişler yokoldu.

Çorap giyme (ve giydirme) seansı 

Can'ın çok umurunda değil ama şimdi tek sıkıntısı arpacık kaldı. Gözdoktoru, kistleştiği ve büyüdüğü için tekrar edeceği ve çok uzun sürede iyileşebileceği hatta gerekirse anesteziyle almak gerekebileceğini söyledi. Gözündeki ilk kızarıklıktan itibaren hemen gözdoktoruna gidip, teşhis koydurup antibiyotik kullanmamız aslında en doğrusu olacakmış. Biz arpacık olduğunu anlayana kadar durumu ilerlemiş.

Çok hastalıklı, çok ilaçlı, çok huysuz bir yazı ama en azından güzel fotolar.

10 Nisan 2012 Salı

Arpacık

Son bir aydır Can'ın alt gözkapağı hafif kızarıp, şişip düzeliyordu. Arada gözdamlası kullandık. Durum uzayınca sürekli olarak Exocin gözdamlası kullanmaya başlamaya karar verdik ki, ertesi gün gözü kocaman şişti. Gerçekten gözünde arpacık oluşuyormuş ama biz anlayamamışız. İlk farketmemizden itibaren uzun süreli damlaya devam etmemiz ve en önemlisi bir göz doktoruna gitmemiz gerekiyormuş meğer.  Baktık telefonla olmayacak,  Kaan bugün doktor ablasına götürdü. Ama gözdoktoru artık ilerlediğini ve damla kullanmaya gerek olmadığını söylemiş. Bundan sonra sıcak suyla kompres yaparak ve gece merhem(Maxidex, Tobrex) sürerek iltihabın boşalmasını bekleyeceğiz. 2 ay içinde boşalmazsa küçük bir operasyon yapılması gerekecek. Umarım 2 aya kalmadan iyileşir.

Bu arada boyu 87 cm ve neredeyse 12.5 kg olmuş. Doktoru yaşına göre uzun bulmuş.

Kaan tatil için uçağa bineceğimizden bahsedince doktor, Can'a nereye gideceksin diye sormuş. Bizimki "İngiltere" diyince Kaan şaşkınlıkla beni aradı. Zuzucan büyüyor...

Can, doktor ablasıyla

5 Nisan 2012 Perşembe

Doğumgünüm

Bugün benim doğumgünüm. Kaan sabah Ankara'ya gittiği için Canla başbaşaydık. Minik oğlum bana doğumgünü şarkısı söyledi. Müzik tamam ama kelimelerde anlaşılmayanlar var. Şöyle bir şey: İiioollldede, iiiollilidede, iolll, iolllll, iolllldedeeee.... (iyiki doğdun annnee.... diye yorumluyorum)
Sonra sarıldık. Daha ne isterim...

Bu arada Can bu hafta bizi şaşırtıyor. Haftasonu "anne ge, otuuu" diyince Kaanla şaşkınlıkla birbirimize baktık.
Geee( gel), otuu (otur), okuu, dodum( doydum), bua(buhar)la yeni kelimeler ve cümleler geliyor. Her akşam eve geldiğimizde gün içinde yeni ne söyledi, ne anlattı diye öğrenmek için can atıyoruz.