Ailemin kutu kutu hayatları var bu blogda. Keyif aldığımız yemek, gezi, kitap, annelik... hakkında herşeyden biraz.

7 Mart 2013 Perşembe

Can'ın "Komet"i ve diğerleri

Can'ın garajı
Can'ın uzun süredir ağzından eksilmeyen bir kelimesi var. Kendi kendine uydurduğu konuşmaları zaten var. (Klinklin klanı k.... gibisinden:) Muhtemelen Kaanla aramızda anlaşılmamak için İngilizce konuştuğumuz için, o da kendince bir dil geliştirdi. Ama bu kelime; "Komet" aylardır sabit olarak değişik yerlerde kullanılıyor. Kendi kendine konuşurken duyuyorum:

- Hadi Komet'e gidelim...
- Bu arabanın Komet'i..
- Can bu ne? - Bu biiiir Komet....

Biz de o kadar alıştık ki arada cümle içinde kullanabiliyoruz.

Bir de en sevdiğim kelimelerinden bir tanesi: "Ko-ko-kocaman" yani koskocaman. Ko-ko-kocaman bir araba gördüm diye gözlerini açarak anlatmaya başlıyor.
Çok heyecanlı konuşurken, "ondan sonra..." diye cümleleri birbirine bağlamasına, sabahları uyandınca "anne, gelebilir misin, sabah oldu mu, yatağınıza gelebiliii miyim"lere devam etmesine bayılıyorum.

"İçeriye gidelim mi, ne dersin?" yine Can klasiği bir cümle.

H harfini de henüz bulamadık. Süt yarışında bağırırken duyuluyor: "Akeeeem Bey, ben bitiriyorum"
En çok da "Aaayııı(hayır), ayıııı, olamaz" diyor.

TV ve Arabalar:  Televizyon hayatına geç girdi. Hatta hala tam olarak girdi denemez. Haftada birkaç gün çizgifilm seyrediyor. İzlediğim çizgifilmler o kadar anlamsız ve değiştirmek isteyeceğim o kadar çok şey var ve her zaman da yanında olmadığım için minimumda izlemesini tercih ettim her zaman. Calloui en favori karakterim olduğu için onun DVD'sini aldım. bunun dışında Arabalar filminin karakterlerini ise kuzenlerinden takip ediyordu. Bir kez izlemesi Arabalar'ın müptelası olmasına yetti. Karakterlerden hiçbirini almamıza rağmen, kırmızı bir araba Şimşek, grisi Gizli Ajan, elindeki bir kamyonet Mater, evdeki treyler Mac olabiliyor. Ekmeğini adeta taştan çıkarıyor. Böylece kardeşinin gelirken Can'a güzel bir Arabalar seti getirmesine karar verdik. Hastane çantamla beraber unutmadan hediyeyi de hazırladık. Hiçbir oyuncak, hiçbir aktivite, arabalar kadar cezbedici değil.

Kardeş: Can kardeşi olacağını her ortamda ilan ediyor. Doktoru Can'a kardeşinin ismini ne koyacağını sorduğunda Can'ın cevabı netti. "Koyduk bile" Şimdilik kardeşinin çok küçük bir bebek olacağını, konuşamayacağını, yürüyemeyeceğini  ve ona nazik davranması gerektiğini biliyor.

Okul: Okula alışma süreci uzun sürdü. Doğum iznine ayrılıp da ben okula bırakmaya başlayınca teşhisi koyabildim. Müdür'ün söylediğine göre çok defa anne, baba, anneanne sendromu yaşamakla beraber dede sendromunu ilk kez yaşıyorlardı. Sabahları bir türlü birbirlerinden kopamamamaları, babamın Can'ı üzmemek istememesi ve Can'ın da bunun farketmesi ve işi biraz suistimale götürmesi sonucu babam uzun süredir anaokuluna devam ediyordu. Ben ilk gün öğretmenleriyle tanışıp gideceğimi, daha sonra ise günaydın dedikten sonra gideceğimi, annelerin babaların okula giremeyeceğini söyleyip uyguladım. Kapıdan tutarlı bir şekilde çıkınca ve bunun normal uygulama olduğunu anlayınca kabullendi gibi gözüküyor 3 günlük tecrübeme göre. Öğretmenleri Can'ın farkındalığının yüksek olduğunu söylüyorlar. Her yapılanı, her cümleyi net olarak algılıyor.

Haftasonu okula gidiyor musun sorusuna "bazen gidiyorum" diye cevap verdiğinde, Can'ın haftanın 3 günü okula gitmesinin çok da akıllıca olmadığını düşündüm. Bu durum da adaptasyonunu engelliyor olabilir. Bu hafta her gün götürmeyi deneyeceğim. (37. haftasında bir hamilenin giydirme, kahvaltı ettirme ve arabaya bindirme konusundaki performansına bağlı olarak...)

Bakıcı değişimi: İlk kez bir kaç gün önce yatılı bir ablamız oldu. Can evde akşamları da kalan fazladan birisinin olmasına tahminimden daha çabuk adapte oldu. En azından bizden çabuk olduğu kesin. Yine de tepkisiz değil. Fatoş bu hafta yeni ablayla evdeydi, Can da yarım gün okuldaydı. Dolayısıyla asıl adaptasyonu önümüzdeki hafta görebileceğiz. Yeni ablasına oyun arkadaşı, abla, evde anneye yardımcı desek de konuşurken ablanın "yeni bakıcı" olduğunu söylemesi çocukların 3 yaşına gelmeden her şeyi ne kadar net olarak algıladıklarının bir göstergesi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder