Ailemin kutu kutu hayatları var bu blogda. Keyif aldığımız yemek, gezi, kitap, annelik... hakkında herşeyden biraz.

18 Ekim 2011 Salı

17 ay bitti

Uyku öncesi halleri

Ay hesabını bırakıp bundan sonra kısaca benimki 1,5 yaşında diyebileceğimiz kıvama geldi. Yani Can'in deyişiyle "a-bi" olduk. Geceleri uyurken eskiden hiç zorluk çekmediğimiz düşünülürse diş çıkarma haftası sonrasi eskisine göre biraz daha zorluk çekiyoruz, ancak soylenme, birkaç kez anneyi babayı çağırdıktan sonra uyuyabiliyoruz. Bunda çok sorun yok. Ama diş çıkarma sonrası gece uyanmalari başladı. İşte üstten 4, alttan 1 dişin hayatımıza getirdiği asıl yenilik bu oldu. Bunun ne demek oldugunu anneler, yeni anne oldukları aylardan ( ve sonrasından...) hemen hatırlayacaklardır: hafif mor gözaltları, erkenden uyuma isteği, tahammülsüzlük... Sağolsun bir kez ben kalkıyorsam sonrasında Kaan hemen uyanıyor veya Can'ın uyumadığını anlayınca yardıma koşuyor.

Amacım gece uyanmalarından bahsetmek değildi ama uykusuzluktan konuyu oraya getirdim galiba. Can evde adımlarını hızlandırmaya, hatta koşmaya başladı. Gelin beni gıdıklayın dercesine bize bakıp kikirdeyip koşmaya başlıyor. Yakalanınca kahkalar, yerlerde yuvarlanmalar gürle.

Bu arada Can sayı saymaya başladı. Henüz bire kadar ama parmağıyla göstererek "biiiiii, biiiiii, biiiiii" diye saymaya başladığında bize bir milyona kadar sayıyormuş gibi geliyor.

Ayşe ablasından yanaktan makas almayı oğrenmiş, "Fııstııık" dediğimiz anda 2 küçük parmak yanağımıza yapışıyor.

Anne, baba, dede kelimelerinin yerlerini degiştirerek defalarca tekrar ediyor, yeni cümleler üretiyor. Anane kelimesi sonrası düz mantıkla dedede, bababa da olmalı diye düşünüyor.

Şarkı söylüyor, söylediğimiz melodiyi tekrar ediyor. Şu sıralar Charlie'nin Çikolata Fabrikası filminden umpa lumpa melodisine takılıyor.

En çok sarı uçağını seviyor. Düğmesine basip gidişini seyrederken olduğu yerde müzikle sallanıp alkış tutuyor. Uçak sevgisinin bir nedeni de evin uzerinden gecen uçaklarin onu şaşkına çevirmesi. Uçagın sesini duyar duymaz uzaktaki ışığı parmagıyla gosterip vuvuu sesleriyle uçak gözden kaybolana kadar pencereden ayrılmıyor.

Gözkırpıyor iki gözünü sımsıkı kapatarak. Dikkat çektiğini farkedince mutlulukla tekrarlıyor. Bir de uyuma taklidi yapıyor, gözleri sımsıkı kapanmaktan buruşuyor.

Saklanıyor, hiç sesini çıkarmadan olduğu yerde hareketsiz bekleyip onu aramamızı izliyor. Saklanırken bazen gözlerini kapamayı da ihmal etmiyor.

Arabada müzik dinlerken başını sağa sola oynatıyor, eliyle ritim tutuyor.

Spor ayakkabılarımı giyip mutlulukla ayakkabıları gösteriyor.

Daha ne yapsın? O kocaman bir a-bi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder