Ailemin kutu kutu hayatları var bu blogda. Keyif aldığımız yemek, gezi, kitap, annelik... hakkında herşeyden biraz.

30 Eylül 2011 Cuma

Kriz haftası - Diş çıkartma ve aft

Geçtiğimiz Cuma günü Can'ın hafif ateşi çıkmaya başladı. Ilık banyo, ateş düşürücüler derken daha öncekilerde hiç sorun yaşamadığımız için bu diş çıkarmayı da hızlı  atlatabileceğimizi düşünmüştüm. Haftasonu Ankara ziyaretimizi ertelemeyip Berk, Ayşegül ve Ela'yla buluşabildik. Hepsinin huyuna suyuna ayrı ayrı bayıldık. Cumartesi gecesi  baktık ki Zuzucan'ın ateşi sürekli yükseliyor ve  huysuzluğu artıyor, Pazar günü hemen İstanbul'a geri döndük.

Can'ın üst damağında 4 dişi vardı. Bu hafta başı çıkanlara ve izin verdiği ölçüde görebildiğimiz kadarıyla şişenlere bakılırsa bütün geri kalan dişlerini aynı anda çıkarıyor. Tam bitti derken muhtemelen yemeği kestiği için vücut direncinin düşüklüğünden kaynaklanan ağız içinde aftlar ve dudağında uçuklar çıktı. Tam  bitecek herhalde derken alt dişleri çıkmaya başladı.

Geceleri canının acısıyla defalarca uyanıyor, kimi zaman da ateşi nedeniyle biz uyandırmak zorunda kalıyoruz. Ağzına sürülen karışımların, verilen şurupların korkusu ve bize kızgınlığıyla bir türlü sakinleşemiyor. Kızgınlıkla emziği bile fırlatıp atıyor ve emziksiz de uyuyamadığı için geceleri acıyla uyuyamama, yorgunluk, emziği ağzına alamama, daha da kızma döngüsü içinde geçiyor. Son birkaç gecedir yorgunlukla tamamen emziksiz uykuya dalıyor. Yemek değil, süt bile içmediği için geceleri muhtemelen açlıktan da uyanıyor. Yine bir şey yemeden genelde babasının omuzunda uyumayı tercih ediyor.

Ev eczane gibi. Ateş düşürmek için bir köşede İbufen, Calpol, Paranox S, diğer tarafta aft için uyuşturucu bazı karışımlar, spreyler, diş için Calgel, vitaminler, uçuk kremi... Başka bir doktor ise antibiyotik yazdı ama bizim doktorumuz ağızdaki yaraların virütik olması nedeniyle antibiyotik kullanılamayacağını söyledi ve bir kenara kaldırdık.

Telefonla direktiflerden sonuç alamayınca, dün dedesi ve babaannesiyle doktora gitti. Günlerdir suyu bile temkinli içtiği için 150 gr kaybetmiş. Aft yanısıra, ağzının içinde uçuklar da varmış. En iyi ilaç protein diyor, tabi yerse. Yiyebilmesi için etkisi geçici olan hem uyuşturan, hem iyileştiren ilaçları zorla ağzına sürüyoruz. Gerçekten onun için olduğu kadar benim için de zor. Can ağladıkça bizim canımız daha çok acıyor.

Bu hafta tamamen karakter değiştirdi. Son derece sinirli, başına buyruk, söylenenin tam tersini yapan, mızmız, her şeyi ağlayarak isteyen bir çocuk haline geldi. Her şey sinirle fırlatılıyor, bardaklar kırılıyor, yemekler havada uçuşuyor. Acısını anlamaya çalışıyoruz ama bu ilgiyi kaprise dönüştürdüğünü hissettiğimiz durumlar da oluyor.

Dün ilk kez kuzenleri Ege ve Mert'in yanında keyifle yemek yiyip, oyun oynamış. Sonra eve geldiğinde akşam yemeği yedirme çabamız yine sonuç vermedi.

 Can uykusuz ve mutsuz, bu hafta çok zor geçiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder