Ailemin kutu kutu hayatları var bu blogda. Keyif aldığımız yemek, gezi, kitap, annelik... hakkında herşeyden biraz.

27 Mart 2012 Salı

İlkbahar, çayır, çimen vs.

Sonunda havalar güzelleşiyor. Pazar günü bütün günü kahvaltı, yemek, müzik, çayır çimen derken açıkhavada geçirdik. Bu arada Kerem'in doğumgünüyle doğumgünü sezonunu açmış olduk.  Aynı yaş çocukların daha çok kaynaşmasını beklerken, Yiğit, Duru ve Can ayrı takıldılar. Biraz daha büyümeleri gerekiyor galiba. Tek iletişimleri Can'ın Duru'ya eliyle makarna yedirmeye çalışması ve Duru'nun git demesi oldu. Kız çocuk gerçekten dil gelişimi anlamında farklıymış. 2 yaşına girmesi bir hafta kalmış olan Duru bir güzel öğrendiği İngilizce şarkıları söylerken bizimki manga(makarna) diye dolaşıyordu. Bir de şaşırıp "ala ala"(Allah allah) demekten kendisini alamadı bazen.

Dediğim gibi yaşıtlarıyla kaynaşma planımız suya düşse de büyük bir çocukla arkadaş oldu. Açık havada iştahı açılır diye düşünürken haftanın en sağlıksız ve en az yediği gününü geçirdik.  Son olarak koşturur, çayır, çimen, taş kendini oyalar diye düşünüyordum. Bu konuda da sınıfta kaldım. Çimene koyduğumuz ilk saniye koşarak bir çocuğun topuna sarıldı. Ver, o kardeşin demeye kalmadan başka bir çocuğun scooterına yapıştı. Sonra bir diğerine... Ta ki space car'ı görene kadar.  İşte o an etraftaki rengarenk scooterları unutup hemen üzerine atladı.

Her oyuncağa dokunduğunda sahibi çocuğun yüzündeki endişe, kızgınlık ve bazen ağlama ifadesini hayal edebilirsiniz. Tabi aynı anda bizimkinin yüzündeki "sonunda buldum seni!" dercesine mutluluk ifadesini. Bizim çocukları daha fazla üzmemek için oyuncakları iade etmesine çalışmamız, bunun sonucunda Can'ın kendisini toz toprak içinde yerlere atması ve deliler gibi ağlaması ile bu tip bol çocuklu ve ekstra havalı oyuncaklı ortamlara oyuncaksız (erkek çocuk için büyük araba, scooter vs) gelmememiz gerektiğini öğrenmiş olduk. Arada bazı çocuklardan azar işitmedik değil:)

Neyse ilkbahar geldi. Hava güzel, biz mutluyuz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder