Ailemin kutu kutu hayatları var bu blogda. Keyif aldığımız yemek, gezi, kitap, annelik... hakkında herşeyden biraz.

23 Mart 2011 Çarşamba

Sonunda Diş Buğdayı ve 10. ay halleri

Diş Buğdayı için cupcakelerimiz... Duyduk duymadık demeyin, Can'ın dişi çıktı!

Can'ın ilk dişi çıkmaya başladığından beri her haftasonu Diş Buğdayı planı yapıp sonra biraz daha görünsün şu pirinçler diye düşünüp erteliyorduk. Sonunda bu 2 minik dişi daha fazla bekletmeyip 5 Mart'da tüm aile efradı ve arkadaşlarla Diş Buğdayı kutlamamızı yaptık.

Diş Buğdayı'nın yapılışıyla ilgili farklı tarifler buldum. Yine anneler en iyisini biliyor; babaannenin pişirdiği diş buğdayı çok lezzetliydi. Bu tarif de babaaanneden:
Buğdaylar bir gece önce suya konulur. Çok açılmadan ve yumuşamadan pişirilmesi için düdüklü yerine tencere kullanılır. Piştikten sonra yenilmesine yakın çok tatlandırmayacak kadar az miktarda toz şeker, fındık, antep fıstığı, nar ve özellikle kuru meyve şekerlemesi (Malatya Pazarı'ndan bulunabilir) ile karıştırılır. Çok güzel olur, afiyetle yenir.

Can, Diş Buğdayı'nda bütün gün müzik çalıp dansetti (popo oynattı), emekleyip emeklememe konusunda her zamanki gibi kararsız kaldı, kucaktan kucağa gezdi, kuzenleriyle oynadı ve meslek seçimini yaptı! Önüne koyduğumuz eşyalardan önce makası seçti (turuncu olmasının etkisi oldu tabi), sonra hesap makinesini. Hadi bir şans daha verelim dedik, bu kez bateri bagetlerini aldı:)Yani bizimki ya terzi olacak ya muhasebeci, hobi olarak da müzikle ilgilenecek...?!

Diş buğdayının ertesi günü bir de baktık emeklemektense yürümeye meraklı küçük adam, emeklemeye başlamış. Artık küçük oğlumuz evde kendi başına dolaşıyor, istediğinde tutunup ayağa kalkıyor, bol bol bağırıyor, seslerimizi taklit ediyor. Hareketli günler bizi bekliyor.

Haftasonu tatili sonrası- Şubat

Bir süredir blogspot kapalı olunca yazacaklar çok birikti. Öncelikle, haftasonu tatilimiz sonrası Şubat sonunda aldığım notu yazmak istedim. Onun dışında bu ay çok aşamalar katetti Can Bey...

Haftasonumuz güzel geçti ama yine kar göremedik. Cumartesi gecesi yağar gibi yapıp durdu. Can, herkese gülücükler saçtı, bizi yine eğlendirdi. Hatta odaya çekildi kendi başına sabaha kadar uyudu! Bazı bebekler yanında birileri olmadan uyumuyor, Can ise yalnız kalmadan uyumayanlardan. Dolayısıyla uyumasını beklerken bile banyoda saklanmam gerekti.

Hiç telsiz kullanmadığımız için ve saat 8'de de odaya çekilemediğimiz için ne yapsak diye düşünüp çözümü telefonla Can'a bağlanmakta bulduk. 2 saatlik telefon bağlantısı ve hemen yan odada olmasına rağmen 15 dakikada bir odaya ziyaretlerimiz sırasında hiç kıpırdamadan uyudu. Sanırım dağ havası çarptı!

Her ne kadar otel sahiplerine bizi ilk gün soğukta bıraktıkları, şikayet etmemize rağmen kayıtsız kaldıkları ve bana pimpirikli anne muamelesi yaptıkları için çok kızmış olsak da, bizim için değişiklik oldu. Yeri gelmişken Villa Neva'yı kesinlikle bebekli veya küçük çocuklu ailelere tavsiye etmiyorum. Mama sandalyesini yer kaplayıcı bir gereç olarak gördükleri, oda 20 dereceyken çok sıcak olduğunu iddia etmeleri (normal değilmiş ki ertesi gün ısı 23'e çıkıverdi), herkes gelene kadar bizim için şömine yakma inceliğini göstermedikleri, vs vs nedenleriyle... Ama gün boyu kayacak ve çay saatinde otele geri dönecek gruplar için bir seçenek olabilir.

Zuzu Canla bu tatilimiz de huzurlu geçti. İlk 10 ay bebekli tatilleri herkese öneriyorum. Can, tatil sonrası 10. ay dönümüne yakın çok hareketlendi ve kucakta fıkır fıkır bir adam oldu. Sanırım bundan sonraki gezilerimiz bu kadar kolay olmayacak :)