Ailemin kutu kutu hayatları var bu blogda. Keyif aldığımız yemek, gezi, kitap, annelik... hakkında herşeyden biraz.

30 Kasım 2012 Cuma

Bu haftasonu ne yapsak

İstanbul'da geçtiğimiz bahardan itibaren gezdiğimiz ve çok keyifli olduğunu düşündüğümüz birkaç yeri paylaşmak istiyorum. Can biraz daha büyünce tekrar gitmek için not aldık:

1) Rahmi Koç Müzesi: Can mı daha çok beğendi, ben mi bilemiyorum. Ama trenler, uçaklar, vapur, klasik otomobiller, yelkenliler arasında gezmenin o zaman 2 yaşında olan Can'dan 33 yaşında bana kadar herkesi etkileyebileceğini düşünüyorum. Sergi alanlarının büyük kısmı dışarıda olduğu için soğuk havada  veya yağmurlu havada gezmek pek keyifli olmayacaktır.

2) Gökmen's Ranch Binicilik Tesisleri: Arkadaşlarımızın kahvaltı daveti için gittiğimiz çiftlikte 3 yaşından üyük çocuklar ata binebiliyorlar veya binicilik dersi alabiliyorlar. Atların yanısıra çeşitli hayvanların bulunduğu kocaman bir çiftlik. Can, onca tavuk, tavşan, keçi, inek, at arasında daha  ziyade traktörlerle ilgilendi.
http://www.gocmenranch.com/

3) Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi (Darıca) : Gerçekten düşük beklentiyle gitmiştim. Oysa gerçekten güzel bir hayvanat bahçesiymiş. Can için biraz erken miydi, yoksa o gün konsantrasyon güçlüğü mü çekiyordu bilemiyoruz. Ama bizim gezimiz hayvanat bahçesi yollarında Can önde biz arkada koşarak geçti. Sadece akvaryum bölümü ilgisini çekti. Biraz daha büyüdüğünde tekrar gitmek ve girişte bir rehber yardımına başvurmak için not aldık.  Ayrıca, içerde trenle gezme imkanı da varmış.
http://www.farukyalcinzoo.com/

4) İstanbul Akvaryum (Florya):  Çok dinledik, bizim çocukların çok ilgisini çekmiş. Florya'daki akvaryuma gitmek istiyoruz. 
http://www.istanbulakvaryum.com/tr-TR/galeri

29 Kasım 2012 Perşembe

2. hamilelik üzerine


22. haftamız doldu, minik kızımızı bekliyoruz. Bekliyoruz ama 2. hamilelikte ilk hamilelikteki nazlı niyazlı hal olamıyormuş. Can'a hamileyken de hiç sıkıntım olmamıştı ve iş koşturmacasından çoğu kez gün içinde hamile olduğumu unutmuştum. Kaan'ın, ailemin ve arkadaşlarımın ilgisi ve sevgisi sayesinde çok mutlu bir hamilelik geçirmiştim.

Diğer taraftan 2. hamilelikle ilgili şimdiye kadar yaşadıklarımda bazı farklılıklar da var. Yine iş seyahatleri derken gün içinde hamilelik aklıma gelmiyor. Yenilik olarak eve geldiğimde de Canla boğuşma, yatak üzerinde zıplama, sonrasında yatak rutini arasında Can'ı yatmaya ikna turları arasında naza veya dinlenmeye vakit yok.

İlk aylar ağır kaldırmamaya dikkat etmiştim ama  evde sürekli mücadele veren, kafa tutan, kimi zaman kucağa alınmayı bekleyen 2,5 yaşında bir ufaklık varken onu kaldırmamak mümkün değil. Can'a hamileyken evde bebek Ege ve Mert'i  bile kaldırmama izin olmadığı düşünülünce gülünç geliyor.

Şimdiye kadar benden bazı istatistikler:
23. haftaya kadar yaklaşık 3 kilo almışım.
19.haftadan itibaren göbeğimin şahane çıkışıyla iş için hamile pantalonlarıma geçiş yaptım. Evdeki stoklarım hemen ortaya çıktı. İlk hamilelikte yaşadığım ne giyicem krizine girmedim. Diğer taraftan benim için en faydalı hamile kıyafeti "belly belt" ile haftasonunda pantalonlarım ve kotlarım hala benimle.
17. haftanın bitişinden itibaren karnımda çok sık kızımızın hareketlerini hissediyorum. Minik, Zuzucan'a göre çok daha sık hareket ediyor, hatta kıpır kıpır diyebilirim.
Son haftalarda adımımı attığım anda karnıma kramp ağrısına benzer bir ağrı saplanıyor. Doktoruma dalak ağrısına benzer dediğimde gülerek dalağın sağda olmadığını söylemişti. Doktor olunca benzetmeler bile gülünç geliyor olmalı:) Ultrasonda görünürde bir sorun olmamakla birlikte, bazen kısa mesafelerde bile yürüyüşüme ara vermeme neden olabiliyor.

Ne kadar mutlu ve keyifli bir hamilelik geçirilse de vücudun başkalaşması, farklı bir varlığa (ki ben gerçekten bu dönemle birlikte bebek doğduktan sonra da insanüstü bir varlığa dönüştüğüne inanıyorum) dönüşmesi sürecinde bazen şaşkınlıkla bunalım arasında gelip gittiğiniz bir dönem de yaşanıyor. Yani en azından ben yaşamıştım. 2. hamilelikte ise bu değişim, zaten beklediğiniz bir gelişme olduğu için bu aşamayı atladığımı düşünüyorum.

İçsel yaşananlar bir tarafa, çevrenizdekilerin tepkisi de, ilgisi de 2. hamilelikte daha farklı. Hani şimdiye kadar benim hamileliğe vaktim olmaması yetmiyormuş gibi aile efradı dahil herkesin hamileliğiniz dışında konuşacak konuları biraraya toplanmış gibi. Tabi evdeki bücürün nasıl olduğu, uyuması, yemeği, her gün söyledikleri şu an daha çok ilgi topluyor. İlk hamilelikte sanki dünyadaki tek hamile bendim de, ikincide sanki her gün hamile kalıyormuşum gibi bir algı mı oluşuyor acaba?

İlk hamilelikte konuşulan konular belli: bebeğin ismi ne olacak, yatağı, odası nasıl olacak, bebek şekeri, alınacaklar listesi, markaları, puset krizi.... vs derken akşamları dolduracak ve araştırılacak pek çok konu vardı.  Hele oda ve puset seçimi için epey bir akşam saatlerimizi harcamıştık.  Şimdi ise bu konulara hazır olduğumuz için evde alternatifler mevcut veya araştırmadan neye ihtiyacımız olduğunun farkında olarak hemen tamamlayabileceğimi düşünüyorum. Oda konusunda ise Can'ın odasına ve eşyalarına hiç dokunmamaya karar verdik. Her ne kadar büyüdüğü için ona daha güzel seçenekler sunacak olsak da, doğum sonrası onun hayatında olacak değişiklikler arasında bir de odasında değişikliklerle bunaltmak istemiyoruz.

İlk hamilelikte okunulan kitaplar, hamilelik üzerine veya bebek bakımı üzerineyken şu sıralar büyüyen çocukla iletişim, kardeş fikrine alıştırma ve sonrasıyla ilgili kafa yoruyorum. Hatta ailecek ilk konuştuğumuz konu Can'a minik bir kardeşi olacağı nasıl söylenecek oldu. Bu konuda son olarak bir pedagoga danışmaya karar verdik. Şimdilik kardeş konusunu işleyen hikaye kitapları okumakla yetiniyoruz.

Birinci veya ikinci.... Hamilelik keyifli bir süreç ve bu arada minik yine zıplıyor...