Ailemin kutu kutu hayatları var bu blogda. Keyif aldığımız yemek, gezi, kitap, annelik... hakkında herşeyden biraz.

5 Eylül 2012 Çarşamba

Tatil sonrası ve yeni bakıcı arayışı

Tatilden çingene arabası gibi arabamızı doldurup döndük. Can'ın aksine, önce çalışmaktan sonra havanın serinlemesinden ne ben, ne Kaan tatil keyfini pek yaşayamadan yaz tatilini bitirdik ve döndük. Bir yandan aklımızda Ayşe Abla'nın ayrılacak olması sonrası Can'ın nasıl tepki vereceğini düşünmemiz, bir yandan 3 hafta boyunca sabah 6.30'dan akşama kadar bahçede, sokakta gezme sonrası Can'ın tekrar apartman hayatına nasıl adapte olacağı, derken evimize döndük.

Oyuncaklarını ve arabalarını o kadar özlemiş ki geldiğinden beri evde beklediğimizden çok daha mutlu. Yazlıkta tüm komşularımızın beynine kazınan Can'a has "vırrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr..." sesini son 3 gündür farklı arabalarla çıkarıyor.

Tatil sonrası en zoru Can'ın bizden ayrılması oldu. Haftasonu markete giderken bile "gitme, beni de götür"lerle başlayan bir mutsuzluk sonrası Ayşe'nin beni aramak zorunda kalacağı kadar Can'ın hıçkırıklarla ağlaması bizi şaşırttı. Bir şey anlattığımızda hemen anladığını düşündüğümüz, mantıklı, biz işe giderken babay diyip suratımıza kapayı kapatan oğlumuz ilk kez böyle tepki veriyordu. Sonraki 2 gün de işe giderken, "gitmeyin, sen kal, beni de götürün, ben de arabaya bineyim"le başlayan ağlamalar devam etti. Telefonda dedesine bizi sabah üzdüğünü söyleyecek kadar durumun farkında. Mert ve Ege'nin bizim de annemiz işe gidiyor ama akşam geri geliyor demesi de işe yaramış olacak ki, bunları da dedesine anlatmış. Bugün de sorunsuz evden çıkabildim.

Salı günü yeni ablamızı Ayşe Ablayla bir süre çalışmak üzere ayarlamıştık. Uzmanlara göre yeni bir bakıcıya geçerken ideal durum mümkünse 2-3 hafta birarada çalışmaları. İlk haftalar yeni bakıcının daha izleyici olması ve yavaş yavaş tüm sorumluluğu almaya başlaması, sonrasında ise tamamen sorumluluğu alması bekleniyor. Böylece çocuğun yeni abla yüzünden eskisi gitti ilişkisini kurup tepki göstermeyeceği, bu esnada herkesin yeni düzene alışacağı varsayılıyor. Bu kadar ideal durumu yakalayamasak da 2 hafta kadar Ayşe'nin devam etmesini böylecehem Canla ilgili, hem de evle ilgili bilgi vermesini ve yeni ablaya Can'ın tamamen adapte olması sonrası ayrılmasını hedeflemiştik. Tabi bunlar hayaldi. Önce Ayşe, erken ayrılacağını 2 hafta gelemeyeceğini söyleyiverdi. Sonra da yeni ablayı ayarladığımız ajans gece 10.30'da arayıp bakıcının gelmeyeceğini haber verdi.

Şimdiye kadar bakıcı geçmişimiz çok sınırlı olduğu için moraller hemen bozuldu, sonra annemlerin hemen geliyoruz demesiyle tekrar yükseldi. Hayırlısı dedik ve dün akşam tekrar birkaç görüşme yaptık. Bu akşam da bir görüşmemiz var.

Can konuşmasıyla Ayşe Ablası'nı şaşırtıyor. Biz Can'ın birkaç haftadır konuşmaya başlamasına alıştık ama Ayşe 3 haftadır görmediği için her cümlesine gülümsemeyle karşılık veriyor. "Benim için patates mi yaptın, çok teşekkür ederim, eline sağlık" demesi dün çok hoşuna gitmiş. Sanki her gün yemek yapmıyorum diye düşünmüş.

2 gün yattıktan sonra yataktan bir ses duyuldu: " Senem, sizin yatakta yatabili mim?" hayır cevabı üzerine, "Kaan, sizin yatakta yatabili miim?" Böylece yaklaşık 5-10 kez bu soru aynı tonda tekrar edildikten sonra yatıp uyudu.
Bir de sabahları kalktığında, "Senem, uyandın mı?" "Kaan, benimle oynu yapar mısın?" (benimle oyun oynar mısın?) demesi bizi mest ediyor. Bu cümleler sarf edilirken saat sabah 6 yerine 7 olsa daha iyi olabilir. Ama bizimki erken yatıp erken kalkıyor, şikayet etmiyoruz o nedenle.

Her şeyi söylüyor, tekrar ediyor ama birkaç kelime var ki onlar Can'a özel:
-Ömcü - (örümcek)
-Kamdi - (kamyon)
-Cımbıt - (cumburlop)
-İcafi - (itfaiye)